Bazılarınız yakından biliyorsunuz belki ama geçen pazar gününden beri Derin'le hayvanlar alemindeyiz, bu sabah 08.00'de çıktık. Ömrümden ömür gitti resmen. Bu hikayeyi çocuğu olan, olacak herkese biraz tecrübe olsun diye anlatmak istiyorum. Biliyorum bazılarınız bu yollardan geçti ama ben de geçerken deneyimlerimi paylaşayım istedim.
Ödev şöyle: 3 hayvan seçip bu hayvanlarla ilgili bilgi ve resim toplayıp sınıfta arkadaşlarına bu hayvanları anlatacaklar. Bu birinci bölüm. 2. bölümde bu hayvanlardan biri olduklarını düşünüp insanların dünyasına gelecek ve neler düşündüğünü yazı veya çizim ile anlatacaklar. Bitmedi 3. bölümde de yine bu seçilen hayvanlardan biri ile oluşturulacak bir hikaye ya da şiir anlatılacak. Toplam süremiz 1 ay. Çok absürd bir durum yok yani ortada. Hatta hayvanlar alemine bayılan ve Ceormanik Channel (National Geographic) hastası oğlum için çok da keyifli bir ödev.
Ödevi aldıkları gün heyecanla gelmiş ve anneannne de 3 hayvan seçmiş hatta resimlerini bile çizmişti: Timsah, yarasa ve kaplumbağa. Kaplumbağaya kaç çizgisi oluğu, kaç ayağı olduğu, timsaha banyo yapmayı sevip sevmediği türünden şahaser sorularını da yazılı olarak aynı kağıda yazmıştı. Onun için ödevin zaten çoğu bitmişti. Bu nedenle de kendisine neredeyse her hafta hadi gel biraz ödevine de başlayalım dediğimde " anne ben biliyorum zaten çoğunu yaptım cevabını aldım. Tabi 3 nisan haftası artık son haftasonu ve okuma bayramı da aynı hafta. Klasik Türk mantığı ile yine son dakika yani. "Olabilir tabi, napalım, çocuk öğrenecek" dedim.
Neyse pazar günü yüzme sonrası dışarda muhteşem bir güneş, biz Derin'le bilgisayar başındayız. Önce internetten bilgileri nasıl bulacağımızı gösterdim. Klasik "google it". Bu arada timsah diyorsak onu da ben yazacağım diyor ki zaten her harfi bulması ve yazmasını hayal gücünüze bırakıyorum. Bilgileri kendi okusun diye başladım ama baktım olacak gibi değil, ben anlattım, o dinledi. Bu arada nasıl resim bulacağını da gösterdim. Google'dan tüm beğendiği resimleri indirip, dosyalıyoruz. Yarasa resimlerinden nefret ettim. "Anne, o kadar korkma, sadece bir hayvan" diye de teselli edildim. Ama yarasa bilgilerinde kayda değer bir fayda bulamayınca nesli tükenen hayvanları anlatıcam diyerek neyse ki panda'yı seçtik. En azından sevimli bir hayvan.
Bu arada da ödevi bilgisayarda hazırlayıp, oradan sunum yapmayı konuştuk. Hatta Derin öğretmenini arayarak bunu yapıp yapamayacağını sordu. Önce pandadan başladık yazmaya. Tüm bilgileri değerlendirip, soruları soruyor, resim koyuyor ve cevabı yazıyor ppt'ye. Panda'nın 9 sayfasını bu şekilde yazdığında saat 20.00 idi. Bu arada da dışardan gelen çocuk ve top seslerine "anne, dışarda hayat var duyuyorsun di mi? Ben hayatımı yaşayamayacak mıyım? " şeklindeki duygu sömürüsünüde söylemeden geçemeyeceğim. O akşam Derin yattıktan sonra kendime gelmem 2 bardak şarap ve bir film izleme, arkasından da 2 bölüm kitap okumayla mümkün olabildi. Tüm ödevi bu şekilde yapmanın mümkün olamayacağını da anladım tabi. Pazartesi günü bu panda bölümünün kağıda geçirilmesi sonrası diğerlerini bilgisayarda hazırlama fikrine ikna etmem gerektiği apaçık ortadaydı. Neyse ki Şükran Öğretmen sunum sonra yapılacak deği için bu bölümün sonraya kalabileceğine çabuk ikna oldu.
Obama'nın gelişiyle trafikte vakit kaybetmeyelim diye pazartesi ve salı günleri 18.45- 22.00 arası saatleri "oğlum düzgün otur, konsantre ol, harflerinin bazıları devler ülkesinden mi geliyor, çizgilere lütfen dikkat et" söylemleriyle tam bir işkence şeklinde geçirdim. Bu arada anneanne'nin "oğlum yoruldun mu dur sana portakal suyu yapıyorum, acıktın mı" vs söylemlerinin herbirinde tüm acıklı suratıyla " evet anneanne çok iyi gelir, eline sağlık" demesi işkencemi iki kat artırıyordu. Her eve gidişimizde uyuyakaldığı için de taşıyıp yatağa yatırmamın ardından kendimi "şaraaaaaap" diyerek sakin tutmaya çalıştım.
Dün akşam yaptığı 2 kolaj çalışması sonrası "anne yoruldum, sabah erken kalkalım" dedi. Bu sabah 06.30'da kalkıp insanların dünyasına gelinen bölüm ile deniz kaplumbağasının son 2 sorusunu da yazarak hayvanlar aleminden çıktık :)) Araştırma, planlama, hayal gücü her şey vardı yani.
İnsanın anne olarak bir sabır taşına nasıl dönüştüğüne küçük bir örnektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder