14 Haziran 2010 Pazartesi

yelken açtık.

Dün sabah yine pür telaş kalktık, 3-5 telefon görüşmesinin ardından Kalamış'a doğru yola çıktık. Geçen haftaki inanılmaz yağmur sonrası dün sabahın 10.00'unda itibaren yakan güneşin altında 10 çocuktaki inanılmaz heyecana tanık olduk. Bir tek Deniz'le Ömer yok malesef aralarında. İkisi de ateşli yatıyorlar evde. Hepsinde denize çıkacakları için biraz korkuyla karışık acayip bir telaş. Kimi dile getiriyor, kimi hiç sesini çıkarmıyor. Kalpler pır pır atıyor. Güneş kremlerini sürdük, can yelekleri takıldı, Melike Abla dikkatle dinlenmeye başlandı. Arada biri "simulasyon yapacağız, hadi gelin" dediğinde düşüp bayılacaktım. Ne simulasyonundan bahsediyor bu adam! daha 8 yaşında. Ama Hasan bu aralarındaki bilim insanı, bahseder tabi. Şaşıranda kabahat. 


4 saat sonunda her biri tek başlarına optimistlere binip açımayı başarmanın verdiği mutluluk içindeydi. Kaç lira bunlar bir tane almaya param yeter mi diyen, çok güzelmişşşşş diyen, açlıktan 2 tabak yemeği birden silip süpüren, en çok ben bindim diyen, 4 hafta sonra yelken yarışı yaparız di mi hesabını yapan, her telden vardı yani. Haftaya pazarı sabırsıklıkla bekiyoruz.


Bu arada Kalamış Yelken'de bizler de inanılmaz keyifli vakit geçiriyoruz, sohbet, lezzetli ve uygun fiyata yemek, buz gibi bira... Daha ne olsun:)


Hiç yorum yok: