29 Haziran 2009 Pazartesi

mor ayıcık'ın yeni kreasyonu...

Mor ayıcık'ın Derin'in hayatındaki öneminden bahsetmeme gerek yok sanırım. Doğduğundan beri yanında olan bir zamanlar onsuz uyuyamadığı sevgili Noga'nın hediyesi mor ayıcık.

Geçen sene bir gözünü kaybedip kör olmsına rağmen sevimliliğnden hiç bir şey kaybetmeyen mor ayıcık uzunca bir süre bir gözü bantlı dolaştıktan sonra, Bahadır'ın muhteşem düğme formülüyle yeni bir göze sahip oldu.

Derin'de mor ayıcık'ın imajını değiştirmeye karar vermiş olacak ki, dün sabah heecanla beni odasına çağıırdı. Kısalan eşofmanlarının bacaklarından keserek şort yapmıştık, artan kumaş parçalarını mor ayıcık için kıyafetler tasarlayarak kullanmış Derin cücesi. Hangisini giydireceğine karar verememiş, o yüzden benden yardım istiyormuş.

Üzerinde gördüğünüz muhteşem yelek dışında bir bandana ve bir de t-shirt yapabilmiş artan parçalarla. Ara parçaları uhu ile tutturmuş. Uhusu ve kumaşı kalmadığı için daha öteye gidememiş. Mor ayıcık'ın da kendisi kadar kıyafeti olsun istiyormuş. Bu nedenle de anneanneden yeni kumaşlar bulması gerekiyormuş.

Özetle; İhtiyacınız olan bir şey varsa Derin memnuniyetle artıkları değerlendirerek size yeni bir şeyler üretir, merak etmeyin. Parçaları çoğalınca sergi de yapacakmış. Modacı mı olacak acaba?








26 Haziran 2009 Cuma

okul seçerken nelere dikkat etmeli...


Derin 4 yaşına gelmişti ve "siz hala hangi okula gideceğine karar vermemişseniz, oooooo çok geç kalmışsınız" diyen bir dolu insan vardı etrafımızda. Biz şaşkın nasıl yani falan derken gerçekten de bu okul seçiminin zor bir şey olduğunu gördük. Bir dolu farklı düşünce ve soru var çünkü: devlet okulu mu özel okul mu; bu okulların fiyatları ne kadar; fransızca öğrense güzel olmaz mı, yok yok ingilizce evrensel dil ama; eve uzak mı, ama çocuk yollarda sürünecek bu seferde; kim alacak çıkışta, kaçta bitiyor ki bu okul; çıkınca nereye gidecek vs derken önce Şişli Terakki'ye kayıt yaptırıp sonra Meryem'in o kacaman okulda bu çocuklar kaybolur, sakın ha sözlerine de kulak vererek kararımızdan vazgeçmiştik.
Sevgili Gül ile karşılaştık, ona sordum ne yaptın diye. O'da Yeni Nesil 2000'e kayıt yaptırdım dedi. Okul Etiler'de ee yeri süpermiş, küçük bir okulmuş, o da iyi bize göre, çok fazla sosyal aktivite'ye imkan yok, ama çok da önemli değil beklentimiz çok bu yönde değil vs diye sohbet ettik. Bir de okulu dolaşıp, Sevinç Öğretmen ve Sevil Öğetmen'le tanıştıktan sonra tamam dedik ve kayıt yaptırdık.

Şimdi ne alaka bu yazı diyeceksiniz ama; tatil olunca okuldan bir dolu eşya eve geldi, biz de düzenledik Derin'le hepsini.

İçinden çıkan yukarıdaki not ile çok doğru bir karar verdiğimzden emin oldum. Evet tüm yukarıdaki faktörler okul seçiminde önemli ama bence en önemli olan öğretmenler. Bu notu yazan öğretmen Derin'in öğretmeni değil, okuldaki diğer öğretmenlerden biri. Gerçekten önemseniyorum ve seviliyorum hissini ne kadar güzel veriyor bu küçücük yazı değil mi?

24 Haziran 2009 Çarşamba

nerede okumalı insan?


Derin küçüklüğünden beri kitap okumayı ve kendisine kitap okunmasını hep çok sevdi. Bu şans mı yoksa kitap sevgisi öğrenilen bir şey mi bilmiyorum. Ama Bahadır'la Ece'nin doğumgününe giderken yolda elinde kitapla yürüme sahnesi muhteşem. Okumayı öğrendiğinden beri hemen hemen her akşam bir hikayeyi kendi kendine okuyor zaten. Umarım hep seversin okumayı kuzucum.







"Okumayı sevmek, hayattaki can sıkıcı saatleri güzel saatlerle değiştirmektir." - Montesquieu

23 Haziran 2009 Salı

sabah mahmurluğu






Sabah mahmurluğunu atması sadece 5dk süren bücürün surata bakar mısınız lütfen!




22 Haziran 2009 Pazartesi

bu da Baha'dan


Arabada yolda giderken ikizler Elvan'ı artık çileden çıkarmış. Ki kendisi sabır konusunda farklı bir kategoridedir.
En son artık saçları diken diken olarak "yeteeeer, şimdi atıcam arabadan ikinizi de" diye attığı çığlığa Baha'nın cevabı olağanüstü:
"Anne, bari beni geri dönüşüm kutusuna atsan da, dönüşüm kolay olsa!".
Söylenecek bir şey yok sanırım.

babalar günü kahvaltısı diye başladık...











Dün sabah 4 aile bizim bahçede babalar günü kahvaltısı yaptık. Bahadır'ın ilk kez yapmayı denediği mıhlama (kuymak) muhteşem oldu. Baha ilerleyen saatlerde mıhlamayı Bahadır'ın yaptığı "fransız" yemek çok güzeldi diye anlatırken biz Elvan'la gülmekten ölüyorduk.

Arada bir havuz keyfi de yapıp akşam mangalla devam ettik. Mehmet Dayı'nın yaptığı köfteler süperdi, etler süperdi, rakı güzeldi, sohbet güzeldi. Daha ne olsun, tüm babaların babalar günü kutlu olsun.













Cumartesi günü yine bir doğumgününe gittik ama bu sefer ki Korukent'te bowling salonundaydı. Hatta genelde babalar pek gelmez doğumgünü kutlamalarına ama Yağmur'un doğumgününde baba sayısı yüksek olunca, mekan da uygun olunca çıkardık ayakkabıları ve kızlara karşı erkekler birasına bowling oynadık ve çocuklardan çok biz eğlendik. Yıllar yıllar önce oynardık bowling. Çok keyifliymiş, unutmuşuz. Ara sıra oynayalım dedik. Selnur ilk kez bowling topunu eline aldı, Elif daha yeni doğum yaptı, hala dikişleri iyileşmedi. Arada Arzu, Emine'de attı ama biraları kaybettik malesef.

karşınızda kontra bisikletiyle Derin...
















Cumartesi sabahı Derin'in kapını girişinde bisikleti gördüğündeki koşuşu ve yatağa atlayarak Bahadır'ı bir öpüşü var ki kameraya almak isterdim.
Artık bir kontra bisikleti oldu. Henüz arka tekerleklerden biri daha çıkmadı. Bu aralar bisiklet antremanı yapacak yani biraz.

19 Haziran 2009 Cuma

fransız olmak...

Geçen hafta ajans'ta yaşadığımız bir olay sonrası artık hep "fransız olmak" istiyorum. Konuyu bilen arkadaşlara soruyorum : olmuş mu? Yoksa daha çok mu ekmek yerine pasta yemeliyim ?
Not: Bilmeyenlere istek üzerine canlı olarak konuyu anlatırım.

küçük prens'ten...





"Eğer insan bir çiçeği seviyorsa ve milyonlarca yıldızın üzerinde bu çiçekten yalnızca bir tanecik varsa, yıldızlara uzaktan bakmak bile bu insanı mutlu etmeye yeter. "

takipteyiz...


Derin'in neredeyse doğduğundan beri diyebileceğim -çünkü 15 günlükken geçirdiği bir bronşiolit vakası vardı- bir zor nefes alma sorunu vardır. Özellikle kış aylarında sürekli burnundan konuşur. Küçükken bir takım alerji testleri vs 'de yaptırmıştık ama bu problemle hala baş etmeye çalışıyoruz. Bir taraftan da geniz eti büyük mü alınması için ameliyat gerekiyor mu vs diye hep bir soru işareti ile dolaştık. En son Memorial'da Atilla Bey'e gittik. Hem alerjik bir sorun ile hem de normalde 4 olunca mutlaka ameliyat edilmeli denilen nokta yerine 3,5'ta olduğunu öğrendik. İlaç tedavisi ile kurtulmaya çalışıyoruz. takipteyiz anlayacağınız.
Bu geniz etinin resmini çekebilmek için de çocuk epey bir sıkıntıya katlandı vallahi.
Bir de bu muayene sonucunda öğrendik ki Derin kulağında taa Antalya'dan kum taşımış öyle yaşıyor kumlar kulakta mutlu mesut nisan ayından beri.


Katır tınaklarını Sümer teyzenin ne çok sevdiğinden bahsetmiştim.

İşte onlardan bir demeti toplayıp getirmiş Bahadır :)) Çok güzeller değil mi?

Hep uzaktan severdim vazoya girince de süperler; hem görüntü hem de koku olarak...

Yanda görünen küçük çiçekleri de Bahadır göreyim diye Rusya'dan taşımış görüntü ve kokusu için ama gelene kadar kokudan eser kalmamıştı malesef.






En güzel deniz:henüz gidilmemiş olandır.En güzel çocuk:henüz büyümedi.En güzel günlerimiz:henüz yaşamadıklarımız.Ve sana söylemek istediğim en güzel söz:henüz söylememiş olduğum sözdür… Nazım Hikmet Ran
Babalar günün kutlu olsun tekrar sevgilim:)

karne heyecanı...















Sabahki heyecanımız öğlen saatlerinde karne alınması ile biraz duruldu. Çok keyifli bir 15 dakika geçirdik sınıfta. Çocuklara karnelerini verirken Şükran Öğretmen'in yanındaydık. Nasıl büyük bir heyecanla açıp kaç aldıklarını kontrol ettiler inanamazsınız. Klasik bir pil sorunu yaşamasaydık, tek tek fotoğraflarını çekiyordu Bahadır ama malesef pil bitti:( İlk karne heyecanı işte.
Tüm çocukları kutluyor iyi bir tatil diliyoruz.




kaleler









Bu yaz tatilinin vazgeçilmezlerinden biri de sanırım yine kaleler olacak. Şövalyeler ve kaleler ile tanıştığından beri çok severek oynar şövalyeciliği. İlk şövalyesini alan Özle'cim içine düşürdü bu ateşi. Evde oynamasının dışında en ufak bir kum parçası bulduğunda hemen hadi kale yapalım der, tatil öncesi alacağı şövalyeleri özenle seçer. Saatler geçirebiliyor elinde bir kürek, kova ve şövalyeleriyle. Çocuklarına kalacak güzellikteler bir de üstelik. Gerçek bir hazine yani. Ben de dayanamıyorum gördüğümde bizde olmayan bir tanesini bulursam mutlaka alıyorum. Erkek çocuğu olan herkese tavsiye ederim.

dalış tutkusu



Bu yaz tatili için Derin'in en büyük amaçlarından biri dalışı öğrenmek.. İlk tailini 6 aylıkken bir 19 Mayıs tatili için gittiğimiz Ayvalık'ta yapan ve biz daldığımızda kaptan'ın gözkulak olduğu bir çocuktan da bu beklenir zaten di mi ama.
Buradaki resimlerin birinde 3 yaşında, diğerinde 5 yaşında filandı. Nasıl tutku ile öğrenme çabasında kendisi. Geçen sene Bahadır ona dalış elbisesi, maske, palette alınca ekipmanı tamamladı, nefes çalışmaları yapıyor heryüzmeye Collesium'a gittiğimizde. Dalgıç olma yolunda ilerliyor yani.
Seneye yüzmenin yanına, yelken, kürek, sörfte ekler umarım. Sonra Tolga'nın yanına La Rochelle'e staja gider artık, fransızcayıda çözer o zamana kadar...
Deniz tutkunu bir baba ve Deniz'in oğlu olunca 'deniz çocuğu' olması da kaçınılmaz oluyor sanırım.






yaşasın tatil!











Bu sabah erkenden uyanarak heyecanla yanımıza geldi bücür. Önce, "hadi uyanınnnn artık, geç kalmamamız gerek, önemli bir gün, farkında mısınız?" diye uyandırmaya çalıştı, sonra sihirli formülü öpmeyi denedi, arkasından masaj yaptı, boğuştu ve başardı... Okula giderken sürekli saati kontrol etti. Bugün ders yapmayız di mi diye sorguladı. Tatilde bir sürü yere gitme planı varmış, onlardan bahsetti. Karne hediyesi olarak bisiklet istediğinin altını çizdi. Karneye göre bakalım diyince de "5 gelir ben eminim" dedi. Okula vardığımızda bize dönüp bakmadı bile, sınıfa doğru koşarak uzaklaştı. Baha ve Gizem geldi tam o sırada. Derin yerine onları öperek iyi günler diledik.
Zaman hızla akıp geçiyor; Derin yuvaya çok erken başladığı için hayatımızda hep bir okul kavramı vardı ama anaokuluna başladığı gün " artık okullu olduk" demiştik, o günün üzerinden 2 okul dönemi geçti, şimdi 1. sınıfta bitti. İnanamıyorum!. Okumayı ve yazmayı öğrendi. Düşünüce ne kadar büyük bir farklılık Derin'in hayatında. Bakalım bundan sonra bizleri neler bekliyor. Çok heyecanlıyız çooook.