30 Aralık 2009 Çarşamba

Evlendiğimden beri her yılbaşında ağaç kurdum, renklerle donattım. Hatta ilk yıllarda gerçeğini alır sonra da bahçeye ekerdik. Öyle büyüdü 2 tanesi biri Beylerbeyi'nde oturma odasının camından görünürdü, kocaman olmuştur şimdi.

İlk kez bu sene o heyecanı duymadım içimde. Yılbaşının verdiği o umut, ışıltıdan yoksunum nedense. Belki yarın gene gelir ziyaretime.

Yorgun hissediyorum nedense. Sanırım insanlar yordular beni. Kendimle ilgili en sevdiğim şeylerden biri her işe başlarken duyduğum heyecandır. Hatta işimn en sevdiğim yönü de budur, her seferinde farklı bir konu ile ilgili yeni bir şeyler katar sana. Etrafıma baktığımda insanların bezginliği yıldırıyor beni. Elimden geleni yapmama rağmen umursamazlıklar, ihanetler, vurdumduymazlıklar niye ki diye sorduruyor. Harcadığım çaba karşısındaki haksızlıklara çaresiz kalışımdan hoşlanmıyorum.



İçimdeki gülen çocuğun elinden tutup koşmak isterken özgürce, birileri beni aşağı çekiyor gibi hissediyorum.








Bu hissi yok etmek için de en azından bloga bir ağaç koyayım dedim. Belki değişir hislerim.
Bak bir adım attım sevgili 2010, ona göre:)





1 yorum:

nuriye dedi ki...

Bugüne kadar yaşam sevinciyle, heyecanıyla hayatımıza renk katan senden bunları duymak çok üzücü gerçekten. Evet söylediklerinde çok haklısın, işler değil insanlar yoruyor bizleri çoğu zaman, samimiyetsiz ve sahte davranışlar yoruyor, ihanet ve umursamazlıklar yoruyor ama lütfen sen o heyecanını ve iyi niyetini hiç kaybetme. Ne olursa olsun sonunda iyiler kazanır Deniz'cim, hiç merak etme...

2010’un sana ve ailene hayatınız boyunca unutamayacağız güzellikler yaşatması dileğiyle. Yeniyılınız kutlu olsun.